14 Ekim 2015 Çarşamba

Eksiksiz...

Niyazı Cem Eylemeyen Dilim
Gönlünde Suskun Katreler var
Yağmur Altındaydık.
Islandık...
Nisyanım Var bu Hayatta
Bütün Dalları Sağlam Bıraktık
Belkide Ondan Ayaktayız Hala.
Gözlerim Acıyor.
Gözlerim Arıyor.
Boyundan da Söz Edeyim mi?
Tam Dudaklarıma Değer Alnı Mesela
Hani Burama Kadar Dersiniz ya;
İşte Öyle "Tam Dudaklarıma Kadar"
Eksiksiz.
Bi Panik, Bi Heyecan
Sanırsınız Aşığım ben O'na...
Sonu Olmasa Bari Hezeyan!
SesSizlik ve Sakinliği Severmiş Belli ki;
Ama Mezarlığa Gitmemiş
Her Yudumda, Her Lokmada
İşte Yoruldum Şimdi...
İçimdeki Muzdarip Çocuk Varya
Elindeki Değneği Savuruyor!

Bir Oraya Bir Buraya.
Hayatım Acıyor Hatta Kanıyor.
İliklerim Serinledi O'nu Görünce
Yüzüme Hemen Bir Gülümseme
Yazarken Bile Gülümsüyorum Mesela.
Kelimelerim Tökezledi, Hayallerim İse Daldı Gitti...
Ruhum Bastı Çığlığı O'na
Duymadı ki Ne Beni, Ne Ruhumu...
Ruhundan Bir Ses Yükselsin
Haydi!
Seviyorum O'nu, Biliyor Bunu.
Gönlümün Talebi Tekrar Özgürlük
Ne Zindanım, Ne Karanlık Bende
Hayat Üç Harf İki Heceyle...
İsa dedim İsa Bu
Vasiyet Dolu Ağzım-Burnum.
Sanmayın ki İsayada Buluruz.
Öyle ya
İsa Üç Harften Bile Yoksun...
Tanrıya Gittim, Elim Boştu
Elim Boştu Ama Ruhum Sarhoştu!
Uff Anlatamadım yine.
Anlatamamak Ne Kötü..!
Beyaz Sayfalara Karalamalarım Çoktur
Anı, Acı, Hüzün ve Keder İle...
Hepsine Samimiyim
ve
Hepsine Sahte...
Pazara Çıktım Tezgahım Var
İp de Sattım , Can da Sattım AŞK da...
Ucuza Geldik Ucuza!
Yok Pahasına Gitmeyelim bari
Değerim Bellidir...
Hatırlatayım
Hayatım İki Evre :
Ondan Önce
ve 
Senden Sonra Diye...[13.10.2015]/[İ.G]

13 Ekim 2015 Salı

Kutsal Cuma

Aklımda her An Her Dakika
Görünce Girdi O Kalp Otağıma
Belki Ondadır Eksik Hissedişim
Belki Ondandır Benim Bekleyişim

Ne Cuma Ama Öyle Kutsal ki.
Aklım Sadece O'nda...
Namazım dahi Yanlıştı Bence.
Şükrümün Soluğu Kesik!
Gökler bile Ağlasın.
Banane..!
Öyle Yüzüne Bakıp Dolu Dizgin İçimde.
Emanetim Olur musun diye.
Aşk'a Yöneldim Ben
Ve Sanırım Yine
Yeniden.
Özür Dilerim Aşkım
Alev'ler İçinde Yanıyorum.
Ve ben O Kutsalda Yine
Yeniden Aşık Oluyorum.
Engelim Yok ki bu Diyarda
Sigaram da Bitti Bitecek.
--Yalnız değilsin. Sen Bile...
Galu Bela'dan Gelense
Aklına Peyda Oldu
Dön Sözünden Kurban İle.
Mesela
İçim Titremedi bu Cuma
Tanrı da Gördü Bence
Kalpler Kilitlendi Sevdaya
Alnıma Değdi Secdede, Aklıma Değdi Secdede...
Bekletme Beni
Ney'lerim Ben Sensiz Nağmeleri.
Ney'lerim O Kaşları
Dua da Etmedim ki
İçim Öyle Sarhoş... [09.10.2015]/[İ.G]


7 Ekim 2015 Çarşamba

Meylim Var bu Hayata...

ve
Belkide En Ayıbı Susmak
Öyle Edepten felan da Değil
Sevgiden Susmak.
Susmak ki ; Sevdiğini Söylememek
Bu İşte bu !
Edepsizlikten Susmak
Yokluğu Derdimde Gözyaşı Oldu
Ne Dertmiş
Gönlümde bu Arzu...
Meylim Var O Gözlere
Dolğun Kaş ve Esmer Tene
Meylim Var Ucu Açık Sevdalara...
İçimden Gelen bu Haslet Sana
Hitabın Var bak Burada
Gel !
- Hakkın Emrisin Bana.
Gel !
bu Bedendeki Kırmızı Ruha
Varidat İsteme "Gözlerim Eğil"
Ölüler Hep Şüphelidir bu Hayatta
Ben Yaşadıkça Sana Eminim.
Ben Yaşadıkça Sana Samimiyim.
Yaz Bunu bir Kenara
Değerlensin.
Ben Bu Hayata "Hayat Verenim"
Ben Bu Hayata "Hayat Verenim. [06.10.2015]/[İ.G]

2 Ekim 2015 Cuma

Kurtuluş TAYİZ [Bir Yumruk Kaç ŞEHİT Eder]

Uykusunda öldürülen polisler, evlerinin kapısında vurulan askerler maalesef gündem olamıyor bu ülkede; ama bazı gazetecilerin mahalle kavgası bırakın ülkeyi, dünya gündemine oturuyor. Medya, iş dünyası, akademi, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları bir anda ayaklanıyor; ABD Elçisi, Avrupa Konseyi gecikmeden açıklamalar yayımlıyor; Türkiye’de basın özgürlüğü üzerindeki baskıdan, özgürlüklerin kısıtlanmasına ve adaletin işleyişine kadar uzun uzadıya değerlendirmeler içeren uyarılarda bulunuyorlar.

Şiddete karşı bu duyarlılık kuşkusuz önemli ve güzel. Sokak kavgalarına gösterilen bu ilgi bile değerli; peki ya bu çevreler, teröre karşı aynı refleksi, duyarlılığı neden gösteremiyor? Diyarbakır’da önceki gün bir okula bomba konuldu; Van’da okul yoluna döşenen mayın patlatıldı. Fakat bu terör saldırıları, bir mahalle kavgası kadar bile tepki uyandırmadı. Büyük televizyon kanalları, gazete ve haber siteleri bu saldırıları küçük vurgularla geçiştirdi. Kuşkusuz ister bir medya mensubu olsun, ister sokaktaki sıradan bir vatandaş; kimsenin burnu dahi kanamasın. Şiddet sergileyenler yakalansın ve kanun karşısında hesap versin. Doğru olan bu; herkesin bu konuda hemfikir olması gerekiyor.
Fakat şiddet olayları ve terör saldırıları karşısında ortak bir tepki geliştirilemiyor. Daha dün Silvan’da evinin önünde iki asker alçakça vuruldu. Bu korkunç terör saldırısı bir gazetecinin karıştığı mahalle kavgasının gölgesinde kaldı. Bir mahalle kavgasına -içeriden ve dışarıdan- gösterilen tepkinin aynısı neden bu terör saldırısına karşı da gösterilemedi? Bir gazetecinin yediği yumruk, kaç şehide bedel?
Saldırıya uğrayanın bir medya mensubu olması duyarlılığı biraz fazla artırabilir. Medya kendisine yönelik saldırıları, diğer şiddet olaylarına kıyasla daha öne çıkarabilir. Bunlar elbette olağan. Ancak burada fazlasıysa orantısız bir tepki söz konusu; ülkeyi iç savaşa sürükleyen terör saldırılarına karşı sessiz kalanların, bir gazetecinin yediği yumruğu dünyayı yerinden oynatma sebebi sayması ikiyüzlüce değil mi? ABD elçisi, camları kırılan Hürriyet gazetesini yerinde ziyaret etti; Avrupa Konseyi, tarihinde belki de ilk kez atılan bir yumruk sebebiyle resmi bir bildiri kaleme alma gereği duydu! Oysa 6-7 Ekim olayları sırasında PKK ve HDP’nin çağrısı üzerine 50 vatandaş korkunç şekilde linç edildiğinde ne ABD, ne Avrupa ve ne de Türkiye’deki medya ve siyaset çevreleri duyarlılık gösterdi. 7 Haziran’dan bu yana yüzlerce asker, polisimiz öldürüldü; PKK, doktorları, öğretmenleri, çocukları katletti; ama ABD ve Avrupa sadece soğuk, yüzeysel ve zoraki birkaç kelimelik açıklamayla yetindi.
ABD elçisi neden PKK’nın uykusunda katlettiği polislerin evini yerinde görme gereği duymadı? Neden bomba konulan okullar ziyaret edilmedi?
Şiddete karşı duyarlılık kasan büyük medya kuruluşları, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları da öyle. Bir sokak kavgasına gösterilen tepkinin yarısını yüzlerce can alan terör saldırılarına karşı neden gösteremediler. PKK'ya karşı ciddi bir tepki verebilselerdi, kendilerine yönelen şiddete yönelik protestoları daha anlamlı olabilirdi. Asker, polis, sivil demeden, çocuk-yaşlı ayrımı yapmadan cinayetler işleyen, katliamlar yapan bir örgüte, onun uzantısı partiye tepkisiz kalanların, bir gazeteciye atılan yumruk üzerine ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışması ciddiye alınamaz. Şiddete tepki gösterelim ama önce hep birlikte teröre karşı çıkmamız gerekiyor.[Kurtuluş TAYİZ]