27 Temmuz 2015 Pazartesi

Bir Dünya Bir TÜRKİYE-3

Bir Önceki Yazımın Son Kısımlarında Hain Sıfatını Kullandım. Neye Yapılırsa Hain  Denir, kime veya Kimlere Hain Denir, Hainliğin Dünya daki Ve Bizdeki Cezası ve Karşılığı Nelerdir Elbette ki Siz Değerli Okuyucularım Araştıracaktır.
Ben Buradan Kısa Olarak Sadece  TDK (Türk Dil Kurumu ) daki Tanımını Yapacağım ve Devam Edeceğim. 
"    hain  sıfat (ha:in) Arapça ¬¥¢in
1. sıfat Hıyanet eden (kimse)
"Bu anlayışsızlığa ve bu vatan hainlerine vahvahlanır, acır gibiydiler." - T. Buğra"

2. Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse)
"Siz galip olduğunuz için cesur ve hain görünüyorsunuz." - A. Gündüz 

3. Kötü niyeti olan
4. ünlem Sitemli bir seslenme sözü
"Hain! Biz seninle böyle mi konuşmuştuk? "

Buna Bir de VATAN Haini Dersek Ne Anlam İfade Edebileceiğini Hepimiz Anlayabilecek Yetiye Sahibiz.
Devrimler Yenilikler İçindir, Zulme Karşı Durmak ve Halkın Faydası İçin Yapılırsa Devrimdir ve Devrimler ki Halk Tarafından Yapılır. Halkların Desteklemediği Bir Devrim Ne Hayat Bulabilir ne de Ömrü Uzun Olabilir.
Hepimiz Biliyoruz Ki 90'lar ve İki Binler Dönemlerine Kadar Ülkem Yöneticilerinin Basiretsizliğini.
Öyle Basiretsizlik ki Ne Yaptıkları Unutulu ne De Yutulur Şeyler. Yutmayız.
Türk Demek  İnandığı Uğuruna Hayatını verebilecek Kişiye Denir. Töresine Bağlı Manasında. Bizim Töremizde Basiretsizliğe Yer Yok. İki Binlerden Sonra Ülkemde Çeşitli Kesimleri Desteklediği veya Desteklemediği Bir Hükümet Geldi Ve Çeşitli Siyasal Olsun Ekonomik Olsun Veyahut Birçok Alanda Revize Edici Faaliyetleri Olmuştur. Daha Önceki Liderler İçin Söylediğimin Aynısını Bu Hükümet İçin de Söyledim. Sevmek Zorunda Değiliz Fakat Sayğı Göstermek Zorundayız. Varsa Hataları Dile Getirmemiz Gerekli, Uyarmamız ve Bu Uyarının Neticesini Alana Kadar da Arkasında Durmamız Gerekmekteydi.
Belki 13 Yıllık Hükümetlikleri Dönemi Boyunca Gözlerimizi Kapattık, Kulaklarımızla Duymadık ve Bir Şekilde Doğru Olan veya Yanlış olanın Hakkını Teslim Etmedik Bu Halk Nazarımızda Bizim Hatamızdı. En Etkin Faaliyetleri İse Türkiyem İçin Bir Kanser Niteliğini Taşıyan Pekaka Terör Örğütüne Dayalı Kürt Sorunu Diye Adlandırılan Siyasal Düzensizliği Çözmeye Çalışması Olmuştur. Önceki Siyasal İstikrarımıza Baktığımızda Ülkem Ezmeye Demir Yumruk Politikası Güderek Ezmeye Yönelmiş ve Kürt Bile Diyememiştir. Kürt Vatandaşlarımız. Ama Bu Dönemde Kendilerine Bir Kimlik Kazandıkları Gibi Bizim Elde Edemediğimiz Bir Çok Hakka Da Demokratik Açıdan Sahip Olmuşlardır. Bu Problem Baş Gösterdiği Günden bu Günümüze Giderek Büyüyerek Gelmiş ve 40 Yıllık Serüven Sonunda Görülmüştür Ki Öldür ve Gerekirse Öl Mantığı Bir Çözüme Kavuşturmamıştır. Netice İtibari İle de Çözüm Denilen Demokratikleşme ve Eksik Hakların Hak Sahibine İadesi  Şeklinde Açıklanacak Süreç  Karşılıklı Konuşma İle de Çözülemeyecek Şekilde Taraflarca Muhattap Değildir. Bu 13 Yıllık Hükümetleri Döneminde Düşmanca Bir Tavırla Karşılaşan ve Bunu Yenmektense Herkes Tarafını Seçsin Politikası İle de Bu Nefretin Artmasına Sebep Olan Hükümet, Süreç Boyunca Eski Hükümetlerin de Yaptığı Gibi Basiretsiz Hareketler Etmiş ve Devletin Kendi İç Bünyesinde Otorite Boşluğuna Sebep Olmuştur. Gözlerimizle Görüyoruz ki Türk Silahlı Güçlerinin Elleri Kolları Bağlanmış ve Sadece Etnik Açıdan Türk Vatandaşlarına Karşı Çalışır Olmuştur. Bu Günlerde ( 27 Temmuz 2015) Bu Hatadan Dönülmüş ve Eski Politika Usulu Öl ve Öldür Mantığı İle Pekaka Terör Örğütünün Her Türlü İç ve Dış Yapılanmalarına Karşı Silahsal Mücadeleye Başlamıştır. Bunun Eski Yöntemlerden Tek Bir Farkı Vardır O Da Daha Önce Yapılmayan Hak İadesi ve Silah Bırak Uyarısının Yapılmış Olmasıdır. Bu Uyarılar ve Hakların Hak Sahiplerine Verilmesinin Denenmiş Olması Neticesi İle Hükümete Bu Açıdan Bu Politikasında Destek Verilebilir. Ama Korkutucu Yanı İse Ülkem Tarihinde 60'lardan İki Binlere İç Kaosun Tekrar Meydana Gelebilir Bir Potansiyele Sahip Halk Kitlesinin Direnişe Geçmiş Olmasıdır. Kürt Halkı Kendilerine Verilen İmtiyazı Görememiş ve Bunu Suistimal Etmiştir. Devletin TÜRK Halkı İle Değil de Türk Halkına Ragmen Bu İmtiyazları Vermiş Olmasını Görememiş ve Yine Atam Sözleri " YÜZ VERİR İSEN AYIYA GELİR S...R HALIYA" ile Tam Olarak Anlatılacak Durumu Yapmışlardır. Hain Olmayın Vatan Sahibi Olun.
Dünya Tek Millet Değil ve Hiç Bir Zaman da Olmayacaktır. Dostunuzu ve Dostumuzu İyi Seçmemiz Gerek. Sizlerden Gelen Mailler Doğrultusunda Bu konuyu Dallandırabilirim Ama Benim İçin Ateşimin Söndüğü Yazıdır Bu Konuda
Selam ve Dua İle...


23 Temmuz 2015 Perşembe

Bir Dünya Bir TÜRKİYE-2

O Deliler ki 40 Kişilik Dev Bir Orduyla Neler Yapmışlardır Bir Okusanız...
O Deliler ki Bir Yer Bir Gök Bir de TÜRK Vardır Onlar İçin...
Bizim Bu Ruhumuz Zedelendi İşte, Yaralandı Belkide Ölümcül Derecede...
Önde Olana Sayğısı Olmayan, Önderini Saymayan Milletini de Saymaz, Sayğı Göstermez, Onda Milletten Önce Diyebileceği Bir çok Öncelik Peyda Olur.
Bakıyorsun 1071 de Kapılarını Kırıp Açtığımız ANADOLUM Nice Devirler Geçirmiş, Nice İsyanlar Görmüş Ama Bu Denli Geniş Çaplı Bir Oyun Var Mıdır ?
İşte Burası Tam Bir Muallakta!
Yeni Dönem Tarihimize Baktığımızda Etnik Çeşitliliğimizi Bir Şekilde Kullandırtmış ve Kendimize Karşı Suni Bir Düşman Oluşturulmasına Müsade Etmişizdir.
Elbet Bunda Tarihsel Süreçte Ülkemde Devşirilen HAYİN'lerin Payı Büyüktür.
41 Yılı bulmuşyur Bu Oluşumun Ömrü ve Yaklaşık 30 Yıllık Süreçte Pasifizim Üzerine Kurulu Karşılık Verme Politikasıyla Yürütülen Yanlış Politikas Eseri Sonuç Vermemiştir.
Devletimin Emanetçileri Şu Anki Hükümet de Silahlı Mücadeleden Siyasi Mücadeleye Geçmeleri İçin Gerekli Adımları Atmış ve Hatta ki Bu Hususda Bir Çok Verilmemesi Gereken İmtiyazlar ve Müsamaha Vererek Devletimin Elini  Zayıflatmış ve Otorite Boşluğu Oluşturmuştur. Tabi Bu Söylemlerim Tamamen Köşe Yazıları, Medya Görselleri ve Videolarına Dayanılarak Söylenen Sözlerdir.
Ama Görüyorum ki Ülkemde Daha Koyunların Rengi Bile Belli Değilmiş.
Biz TÜRK'üz Arkadaş TÜRK! Bizde GRİ Olmaz, Ya Siyahtır Ya Beyaz...
Bu Hem Vatansever Olup Hem Hayin Davrananlar Kimlerden!
Herkesin Ağzındaki Demokrasi Tabiri Varya. Koca Bir Yalandan İbaret Tıpkı Yalancı Gebelik Gibi.
Bütün Yazılı Tarihimize Göz Attığımızda Kutsal Meclisimiz Her Daim Olmuş ve Gerek Legal Gerekse İllegal Kararlar İle Devletin Bekası ve Halkın Selahiyeti İçin Kararlar Almışlardır.
Kararlar Karşılıklı Olarak Münazara Ortamında Adil Bir Paylaşımla Gerçekleşirken Halkın Görüşleri Sadece Temsilcileri Vasıtasıyla Olurmuş. Biz Demokratik Değil Adil Bir Milletiz. Adaletiniz Var İse Demokrasiniz Kendiliğinden Gelir Zaten.
Unutmayın Eşitlik Adalet Değildir!
1980'li Yıllardan Önce ve 80'lerden Sonra TÜRK Tarihsel Kahramanlarını Bir Kenara Bırakıp Emperyal Güçlerin Elinde Bir Piyon Misali Kapitalizmle Birlikte Kapitalizme Karşı Devrim Gerçekleştiren Küçük Unsurları Ülkem Gençlerinin Zihinlerine Atıp Ellerine Bıraktılar.
Daha Acısı Bunu Tuttuk. Daha Altını Desteklemeden Üstüne Çıktık Bağıra Bağıra Devrim Devrim Demek İçin...
Ülkem Gençlerini de Alet Ederek TÜRK'lük İle TÜRK'ler İle Gerek Ülkem İçi Gerek Ülkem Dışı Bir Çok Unsurlar Dalğa Geçmiştir. Devrim Diyerek.
Bu Öyle Bir Unsur Ki Peygamberin Devrim Anlayışından Sıyrılıp Kendilerince Hayinliğe Giden Bir Devrim Türetmişler...
Devam Edecek...
 

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bir Dünya Bir TÜRKİYE

Beni Takip Eden Okuyucu Dostlarım.
Genel Anlamda Burada Günlük, Haftalık veyahut Aylık Yazmadım. Burada Hislik, Hislendikçe Yazmaya Özen Gösterdim ve O Hissi De Hiç Ama Hiç İhmal Etmemeye Çalıştım.
Yeri Geldi Sinirlendim Öyle Ki Sinirimden Göz Yaşlarımı Tutamadığım Oldu.
Yeri Geldi Doldum Dolu Dizgin Çağladım, Parladım Bir Ateş Misali Etrafımı Yakmak İstedim.
Elbette Hepimizin Bildiği Üzre Herkeste Olduğu Gibi Benim de Hassasiyetlerim ve Tahammül sınırlarım Mevcut. Ne Zaman ki O Sınırlar Biri veya Birileri, Olay ya da Olaylarla Zorlandı O Zaman Durduramadım İçimden Geçenleri.
Hatam Olduysa Affola.
O Tahammül Edemediklerimin İçinde Belki en Hassas Olduğum Konu VATAN'ım Bildiğim TÜRKİYEM Oldu. Oldu ya TÜRKİYEMdeki Hasmım Olsun Hısmım Olsun Bütün Yaşayan Milletim Sınırlarım Oldu.
Lise Dönemimden Beridir Her Daim Okurum. Lise Yıllarımda Siyaset ve Politik konularda Okumamaya Özen Göstersem de İlerki Dönemlerde Bu Engelimi de Kaldırdım ve Severek ve İsteyerek Takip Ettiğim Konulardan Bir Tanesi Oldu Siyasal Konular ve Politika. Din İçerikli Olsun, Kurgu ve Mit Konulu Olsun, Biyografi Olsun, Bilimsel Olsun, Cinsel İçerikli Olsun Hemen Her Konuda Uzun ve Derin Bir Araştırma Yapmaya Çalıştım ve Çalışıyorum. Yaklaşık 10 Yılı Doldurdum Okumaya Başlayalı ve 8 Yılı Geçmiştir Kalem İle Tanışalı.
Neden Böyle Bir Anda Hayatımdan Bazı Şeyler Yazdığımı Soracak Olursanız Eğer.
Yine TÜRKİYEM İle İlintilidir Diyeyim.
Öyle İlintili Ki Sinirli mi Yazsam Yoksa Kendi Sinirimi Kontrol Ederek Mi Kalem Tutsam Karar Veremedim.
İSRA Suresi 70. Ayette Geçtiği Üzre Şan ve Şeref  Meselesi Gördüğüm İçin, Zoruma Gittiği İçin, Yediremediğim İçin Hanği Şekilde Kalem Tutsam Diye Karar Veremedim.
Törelerine Bağlı Bir Toplumuz Bizler. Öyle Bağlıyız ki Tarih Sahnesine Ne Zaman Çıktığımız Kesin Olmasa da Kayıtlı Olduğu Zamandan Şimdiye Hala Süregelmiştir o Törelerimiz.
Töre Deyince Aklınıza O Televizyon Makinesindeki Dizi/Filmlerdeki Bacak Arası Namus Bekçiliğine Soyunan Töre, Irz Düşmanlığının Üstünü Örtmeye Çalışan Yengesini Kardeşine Peşkeş Çeken, Burjuvazinin Ortadoğu Versiyonu Şeklindeki Ağasal Gösterimdeki Töreden Bahsetmiyorum. Benim Bahsimdeki Töre ;
İnanç Noktasındaki Bağlılığımız Töresi, Eş konusundaki Saygın Duruşumuzun Töresi, Ana ve Ata'ya Olan Teslimiyetimiz ve Bu Teslimiyetteki Sadakatimiz Noktasındaki Töremiz, Mertlik/Yiğitlik ve Doğru Kelimeyle Adamlık Noktasındaki Töredir.Kurallara Uyma, Yaşamı Kolaylaştırma, Önde Olana Önde Gidene Bağlı Kalma O Öndekine İhanet Etmeme İhanet Edilirse Hükmü Cezasının Uygulanmasındaki Törensen Töremizdir. 
Tabi Bu Bahsettiklerim Benim İçin Geçerli. Belki Bu Yazdıklarım İçersinde Çok küçük Bir Kısmı Kaldı Elimizde Ama İşte Gönül Bu ya Benle de Olsa Tek Bende de Kalsa Hala Var ve Varlığını Devam Ettirmekte.
Uzun Geçmiş Zamana Girip Ne Sizi Sıkmak ne de Kendimi Hissi Anlamda Üzmek İstemem. o Yüzden Zaman Vermeden Güncel Yeni Zamanımızda Oluşan Durumlar Hakkında Kalem Almak Arzusundayım.
Ne Oluyor Ülkeme. BİR DÜNYA'ya Bir TÜRKİYE' Çok mu Gelmekte. Neden Her Geçen Gün Her Geçen Yıl Daha da Zor Duruma Düşmekte. Bir Okyanus Ötesi Ülkelerde Bir Dağ Aşırı Birliklerde Neden Ülkemdeki Gibi Karışıklıklar Görülmemekte. ve Bizdeki Bu Karışıklığı Neden Birçok Yazar Olağan Şekilde Anlatmaya Çalışmakta. Kurulduğu Zamanda Olan Olaylar, Sonrasında Gelişen Süreçler, Darbeler, Muhturalar, Tehdit ve Şantaja Bağlı Yönetimsel Krizler Neden Ülkem Kurulduğu Zamandan Bu Zaman Bir Ferah Yüzü Görmemiş ve Görememektedir. Önceleri Kendi Enerjimizi Kendimize Harcıyor İç Alemimizde Birbirimizi Yiyip, VATAN MİLLET SAKARYA, TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR, TÜRKLER BAĞIMSIZLIK SEVER TÜRKİYE O YÜZDEN BAĞIMSIZ gibi Cümlelerle Ayakta Uyutuyorduk Kendimizi. Şimdilerde de Durumun Pek Değişmediğini Görmek Zor Olmasa Gerek. En Azından Bu Uykudan Uyanmış ve Uyuyormuşuz Diye Biz Öz Eleştiri Yapıyor Olmamız Bizim Artımız. Ama TÜRKİYEM İnsanı Bir Doğru Var İse Onu Yayacağına Üstünü Örmeyi, Önder Dediğini Sevmese Bile Sayğı Göstermesi Gerektiği Töresini Unutup Sayğısız ve Pervasızca Küfretmeyi Kimden Nereden ve Zaman Ögrendi.
Bizler ADALET Toplumuyuz. Meclis Kavramımız Yeni Değildir. Varlığımızdan Beri Vardır ve Kutsaldır Bizim İçin. Son Dönemde Neden Kutsal Bildiğimiz Meclise Küfrediyorsun Ey Milletdaşım. Eline ne Geçiyor.
Bir Partizanlıkla, Bir İdeolojinin Peşinden Koşup Neleri Iskaladığını Ne Zaman Göreceksin.
Kim Nasılsa Karşısındakini de Öyle Bilir Düsturumuzu Ne Zaman Kayıp Ettik.
Ne Zaman Hayinleştik. Bu Hasmane Tavırla Vatanı Satma Noktasında Kendini Kandırmaya Gelen Zihniyet Ne Ara Bu Denli Olğunlaştı. Kimse Göremedi Bunu Belki ama Kimse de Önlemiyor Belli Ki.
Bu Dünya Fani Diyoruz Ama Dünya İçin Yapılan Şan ve Şerefimizi Arttıran Bir çok Uyğulama ve Projeyi Sırf ve Sırf Karşı Durmak İçin Engel Olmya, Ona Sövmeye, Ona Küfretmeye, Ona Hakaret Etmeye ve Aşağılamaya Çalışmayı Nereden ögrendik.TÜRK'ler Yiğittir Kancık Davranamaz. Belki Uysal Durur Fakat Asla Kendini Yedirmez Diyen Atalarımıza Ne Ara Deli Saçması Diyecek Kadar Gerizekalılaştık...

Devam Edeceğim...

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Dindar Kız İslamcı Delikanlı...

Ne zamandır yazılmayı bekleyen bir yazı bu. Sürekli olgunlaştırmaya çalıştığım, derdimi tam olarak anlatabilmek için beklettiğim bir yazı. Ancak baktım ki bu dünyada 'derdini tam olarak anlatabilmek' muhal. Ben de 'yarım yamalak da olsa yazayım' diyerek sarıldım klavyeye.

Önce yargımı ortaya koyayım: Bence bugün dindar kızlar neşe ve yaşam kültürü bakımından İslamcı delikanlılardan fersah fersah ilerdedir. Dahası, hayatı tanıma, farklılıklara saygı, duyarlılık geliştirme, dünyayı çok daha geniş bir pencereden anlama ve anlamlandırma konusunda kızlar öndedir. Daha da dahası, hayata aktif katılım konusunda delikanlılar, kızların eline su dökemezler.
Sürekli 'dünyayı kurtarmaktan bahseden' delikanlıların aksine kızlarımız, bizatihi dünyayı kurtarma sektöründe faaliyet göstermektedirler. Geçtiğimiz 1 yıl içerisinde bana bir şekilde ulaşıp yetimhane, su kuyusu, kültür merkezi, çocuk eğitimi ve benzeri alanlarda uyguladıkları projelerini anlatan insanların tamamı kızlardır mesela. Yaptıkları ayraçlarla, topladıkları minik minik paralarla, kurdukları küçük küçük okuma gruplarıyla sürekli olarak 'dünyayı değiştiren' kızlarımızdır. Delikanlılarımız ise milli içecekleri nargile eşliğinde 'dünyayı kurtarmamız gerekiyor' geyiğinin dibini bulmaktadırlar. Bilinen sözdür: 'Dünyayı konuşan değil, yapan kurtarır.

Eğitim hayatında kendini geliştirebildiği kadar geliştirme konusunda da birincilik kızlarımızdadır. Bizim delikanlılarımız aşk acısı çekip inlerken okulda derece yapan, ikinci dil öğrenen, o seminer senin bu konferans benim, o okuma grubu senin bu panel benim dolaşan onlardır. Onlarcasına katıldığım, yüzlercesini izlediğim panellerin, konferansların hiçbirinde delikanlıların sayısı kızların sayısından fazla olmayı başaramamıştır.

Bir ders halkasında İslami ilimler ve çağdaş düşünce dersi veren bir arkadaşım şöyle yakınıyor mesela: "Azizim, derse gelen kızların her biri birbirinden donanımlı. Öyle dikkatle ve bilgiye aç şekilde takip ediyorlar ki dersi; hayranım onlara. Erkeklere gelince… Zaten erkek öğrencim yok denecek kadar az. Olanların da tamamı 'hoca, senin bu anlattıklarını ben zaten biliyorum' havalarında. Elifi görse mertek sanacak herif, bana Kur'an Müslümanlığı pozu atıyor."

Peki, bu makas farkı nereden kaynaklanıyor? O konudaki fikrimi de yekten söyleyeyim: En çok pek muhterem hocalarımızdan… İslamcı delikanlılara gaz vermeye bayılan hocalarımız çocuklarımıza durmadan 'olmayan bir sosyolojinin içinden' anlatıyorlar. 'Erkeklerin üstünlüğü' meselesinden işe başlayan bu muhteremler, öyle bir 'ideal eş' tarifi yapıyorlar ve bunu yaparken delikanlılarımızı öyle bir uçuruyorlar ki… Sanırsınız bizim toplasan üst üste yirmi kitap okumamış, üç cümleyi yan yana koyup derdini anlamlı bir bütün olarak anlatmayı beceremeyen delikanlımız dünyanın en mühim insanı. Kızlarımız ise, bu donanımlı delikanlılarımız için 'çocuk üretecek' birer işçi. Gazı alan delikanlı başlıyor asıp kesmeye. Öyle bir anlatıyor ki… Sanırsınız bu pek muhterem hocalarımızın tarifine uygun giyinmeyen kızlarımız sapkınlaşmış durumdalar. Düşük belli kotla, kaslarını gösteren daracık tişörtle dolaşan dangoz, sarık takıp cübbe giyermiş havalarına bürünüp veriyor veriştiriyor kızlarımıza.

Gelelim şu neşe ve yaşam kültürü meselelerine. Yanlış yerinden politikleşen delikanlılarımızın aksine kızlarımız politika ile ilişkilerini olması gereken sınırda tutup yaşamın kendisiyle daha yakından ilgilenme yolunu seçiyorlar. Yaşamla yakından ilgilenmek de 'neşe'yi beraberinde getiriyor. Dostluğun, çayın, kahvenin, kafenin, caminin hakkını kızlarımız veriyor. Delikanlılarımız ise genellikle 'taburelerin üzerine tüneyip gündelik politika konuşmak'la tüketiyorlar nefeslerini.

Bana çok kızacaklarını biliyorum, ama söyleyeyim. Duygularını tanımayan, dahası onları tanımlayamayan, kendisini ifade etmekte zorluk yaşayan, donanım noktasında sıfırın az üzerinde bir delikanlı gündelik politikadan anlasa ne olur, anlamasa ne olur?
Bence yapılması gereken şudur: Delikanlılarımız, ellerine geçen her fırsatta kızları çekiştirip durmak yerine onların niçin kendilerinden daha neşeli, daha kültürlü, daha donanımlı, daha anlayışlı, dünyaya daha açık olduklarını araştırmalılar.
Bir yerden bir yere ulaşmayı kafaya koyduysan trene bakmanın bir faydası yok. İlk istasyonda bilet alıp atlamak lazım.[
İsmail KILIÇARSLAN]


Köşe Yazısının Tamamını Okumak İçin Tıklayınız...