15 Mart 2014 Cumartesi

Okuduklarınız Arasına Bunu da Ekleyin VE Sindirerek Okuyun...


Tehlikeli tiyatro!


Türkiye'ye pençelerini geçirmiş ve hiç çıkarma niyetinde olmayan güçler yine sahnede! İçlerinde yok yok!

Bu yeni de değil üstelik. Olan biten, ülkenin her kurumuna, her kesitine, her yapısına sızdıklarının ve yönettiklerinin açık olarak ortaya çıkmasından başka bir şey değil.

Aylardır hastanede yoğun bakımda tutulan evladımız Berkin Elvan'ın vefat etmesi, ardında düzenlenen cenazeye koca bir kalabalığın katılması, patronların, medyanın, CHP'nin Berkin üzerinden siyasi mesajlar verip gerginliği artırmak için ellerinden geleni yapması

gece Okmeydanı'nda KARANLIK köşelerden silahların patlaması, 22 yaşındaki gencecik Burak Can Karamanoğlu'nun şakağından vurulup hayatını kaybetmesi

bir polisin görevi başında şehit olması, twitter'da grupların karşılıklı küfürleşmesi, meydan okunması, Berkin'i kızıl DHKPC bayraklarla uğurlayanların karşısına Burak Can'ı TÜRK BAYRAKLARIYLA uğurlayan kalabalığın çıkması

alttan alta uzun zamandır pişirilen ÇATIŞMA ortamının sonuç vereceğinin ilk işareti!

Bunu çok önceleri yazdım!

Hatta geçtiğimiz günlerde ERGENEKON TAHLİYELERİNDEN sonra "İki isim hiç rahat durmaz! Bunların dışarıda olması gerginliğin artacağı anlamına gelir" dedim!

Çünkü bu iki ismin TÜRKİYE ile hiçbir bağı yoktu! Doğrudan İngiliz gizli servisine bağlı kişilerdi! Geçmişte olduğu gibi gelecekte de bunun gereğini yapacaklardı!

Bunları yıllarca içeride koruyup kollayan YAPI şimdi ilk iş olarak dışarı çıkarmayı başarmış, ardından KARANLIK NOKTALARDAN özenle seçilen Burak gibi gençlerin üzerine KURŞUN sıktırmıştı!
Bakın!

Türkiye her taraftan sarılıyor!
Kuşatılıyor!

Bu yapıyı defalarca söyledim! İngiltere, Yahudi BARONLAR, içerideki emanetçileri ve Paralel Yapı...

Bunlara lojistik olarak, en azından moral motivasyon olarak CHP, iş dünyası, aşırı sol örgütler ve Avrupa ülkelerinin istihbaratı destek veriyor!

Bunu görmek için kimin kim olduğunu bilmek şart!

Günlük yaşadığımız için günün sonunda her şeyi unutur yeni bir sayfa açarız! Bu bizde gelenek haline geldiği için dağıtılan rolleri ıskalarız! Karşımızdaki koalisyonu göremeyiz! Kasım ayının 11'i gibiydi...

Fethullah Gülen başka mevzular konuşurken bir münasebetle sözü ERGENEKON TUTUKLULARINA getirdi ve şöyle dedi:

"Bana dokunan bir yanı vardı, yaşlı başlı adamlar böyle orada hesap verince ciğerim yanıyor benim. Elimde bir imkan olsa, ben onların hepsine serbestsiniz derim." "Ergenekon dalgalarından bizi sorumlu tutanlar yanılıyor" diyordu. "Biz yapmadık! Çok acı çektirseler de biz sorumlu değiliz" diyordu.

"Kader hüküm verdi ve kaderin o mevzuda figür olarak kullandığı insanlar, onları öyle yaptılar" diye konuşuyordu!

Ben o zaman ERGENEKON'da tahliyeler olacağını ve maalesef ortalığın da giderek karışacağını düşündüm!

Kimseyi suçlamak için söylemiyorum ama ortada izaha muhtaç noktalar vardı!

Neden Gülen teke tek konuşmayı tercih ediyordu?

Devlete SIZMA görevi verilen İMAMLAR neden doğrudan ondan emir alıyordu?

Kimin nereye ne kadar sızdığını kim biliyordu?

17 Aralık için niçin Pensilvanya'dan "Düğmeye basın!" emri geliyordu?
Askere, MİT'e ve YARGI'ya sızanlar için neden KOD ismi kullanılıyordu?
Cemaat gibi yüce gönlüyle iş yapanlar KOD İSME niçin gerek duyuyordu?

Bu KOD isimleri kim neye göre belirliyordu?

Saf ve temiz duygularla hareketin içinde yer alanlar neden gerçek isimlerle görev yapıyordu?

Cemaatte niye herkes her şeyi bilmiyordu?

Özellikle askere ve MİT'e sızanlara bilgiler ve emirler nasıl iletiliyordu?
Üçer kişilik hücreler halinde organizasyonun genişlediği doğru muydu?
Üç kişilik grupta bile birbirinin gerçek ismini bilmeyen oluyor muydu?
SIZMAYI başaranlara hedef olarak ne konuluyordu?

MİT'teki üst düzey bir elemanın, örneğin ilkokul öğretmenine, askerdeki üst düzey bir subayın da nüfus memuruna bağlandığı oluyor muydu?

Sızılan yerlerdeki elemanlar neden aynı camianın içinden gelenlerden emir almıyordu?

Maneviyatla iş görenler ile devleti ele geçirmek için çalıştığı öne sürülenler nasıl ayırt ediliyordu?

Bütün sızmalar başarılı olduğunda ortaya çıkacak tablo neydi?
Bunu Sayın Fethullah Gülen'den başka bilen var mıydı?

Pensilvanya'da "Hocaefendi meşgul!" denildiğinde Sayın Gülen'in bilinmeyen yerlere gittiği ve YABANCILARLA görüştüğü doğru muydu?

Bunlar benim değil, merak edenlerin alt alta getirip cevabını aradığı sorular!

Ben de merak etmiyor değilim tabii!

Kürtler'le buluşan Türkiye'nin büyük güç olmaması için, Ortadoğu'da yeni bir sayfa açılmaması için bu ŞART!

Bu nedenle cemaate gönül verip Pensilvanya'dan emir alanlar da, Masonik bağlantıları olanlar da, Sünni kimliği yüzünden Erdoğan'den nefret edenler de bir arada! Ama bütün bunları bir araya getiren YAHUDİ AKLI!

Kraliçe ve adamları! İngiliz medyası, CHP, iş dünyası, bizim BARONUN adamları, Aydın Bey'in yayınları, Londra'dan emir alan SOLCULAR, Gülen'in basını, BDP gibi asla ve kat'a yan yana gelmeyen YAPILARIN bir bütün oluşturmasının matematikle açıklanacak tarafı yok!

Ben diyorum ki bunları yan yana getiren KRALİÇE!
Bunu da Amerika'nın üzerinden yapıyorlar!
Ortada ne iz var ne de yüz!

Ama koalisyon ortada! Hedef de Türkiye!

Bu dönemin tarihi yazıldığında GERÇEK tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak! İçinden geçtiğimiz dönemi anlamak çok kolay değil!

Yıllarca askerleri kışladan çıkarıp "Yürüyün arkanızda biz varız! Laiklik elden giderse ülke batar!" diyen İstanbul sermayesi ile askere sızmaya çalışan İSLAMCI YAPI nasıl bir araya geldi?

Laiklik için varolan CHP, nasıl oldu da AMERİKA'da cemaatle el sıkıştı? İrticanın odağı olanlar ile Kraliçe Elizabeth'in elinden NİŞAN alan bizim BARON nasıl bir araya geldi?

Bütün bunları yan yana getirenin sakın ANANAS olduğunu söylemeyin!

Tespih tanesi gibi yan yana dizilmelerinin tek nedeni İNGİLİZ FİNANS İMPARATORLUĞU ve onun verdiği emirler!
Biz şu anki süreci Amerika'dan yönetiliyor sanıyoruz!
ALGI böyle bir şey!

Çünkü oradaki güç Obama'yı da aşabilecek kadar kudretli!

Bu insanlar Ukrayna'da yaptıkları gibi bizi birbirimize düşürmek de dahil olmak üzere her yolu deneyecekler!

Bu tuzağa düşmemek için Berkin Elvan'a da Burak Can'a da sahip çıkmalıyız!

Bizim kayıplarımız sadece bunları güldürür!
Sakın buna izin vermeyin!
Acıları çoğaltıp gelmeye çalışacaklar!

Canımız da yansa bir araya gelmeyi unutmayalım!

Timsah gözyaşı dökenlere baktıkça kimlere karşı olduğumuzu daha da iyi görüyorum!

Unutmayın; bu SAHTELER içinde Berkin için, Burak Can için samimi olarak tek damla gözyaşı akıtmayacak çok insan var!
Çünkü bunlar bizden değil!
YABANCI!

NOT: Ben hala Gülen'e YEŞİL PASAPORT veren yetkilinin kim olduğunu merak ediyorum! Dahası Gülen'in istemediği isimlerin Amerika'ya vize bile alsa neden giremediğini...

Ergün Diler





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder